..::Onegmus O. Bloom::..

Ad: Onegmus O.
Soyad: Simpson
Yaş(rp):11
Bina: Ravenclaw

HOGWARTS'A YOLCULUK

Onegmus, hadi kalk artıkk!!

Bu cümle, bu cümle…Onegmus’un hiç sevmediği bir cümleydi!!!

Onegmus, geç saatte yattığı için kalkmak istemiyordu.Ama annesi onu çağırıp duruyordu.Annesini duymamaya çalışsada duyuyordu ve bu onu çok sinir ediyordu…Annesi:

--Oğlum hadi aşağı gel! Bak dışarısı ne kadar güzel…Onegmus:

--Tamam anne geliyorum!!! (içinden)Sanırım artık kalkma vaktin geldi.

Sinirle yataktan kalkan Onegmus pencereye yaklaştı ve açtı. Açıktıktan sonra yüzüne sıcak bir esinti geldi.Rüzgar adeta yüzünü okşuyor gibiydi. Evet bugün hava bir başka güzeldi.Dışarıda bir bahar havası vardı. Çiçekler rüzgarın esintisiyle dans ediyordu. Kuşlar başka güzel ötüyordu.Güneş sanki Onegmus’a gülümsüyordu. Bu durum Onegmus’un tüm sinirini almıştı adeta ve güne mutlu bir şekilde “Merhaba” dedi. Üstünü değiştirdikten sonra aşağı kahvaltıya inmişti. Kahvaltı masasında harika bir görünüş vardı. Annesi çok güzel şeyler yapmıştı. Hemen masaya oturdu ve bardağına meyve suyunu doldurdu. Ailesi ile birlikte hoş bir kahvaltı yaptı.

Bugün Onegmus için önemli bir gündü çünkü; Hogwarts’a gidecekti. Okul için son hazırlıkları için odasına çıktı ve unuttuğu bir şey var mı diye bakındı. Hiçbir şeyi unutmamıştı. Trenin kalkmasına daha 3 saat vardı. Zamanın geçmesi için babasından öğrendiği birkaç büyüyü deneyecekti. İlk olarak; bir nesneyi çağırmak istedi ve ::Accio çanta:: dedi ve çantası eline geldi bu büyüyü çok seviyordu. Ardından odanın tüm ışık alan yerlerini kapattı ve ::Lumos:: diyerek asasından ışık çıkarttı ve ::Nox:: diyerek asasındaki ışığı kapattı. Bunlar kolay büyülerdi. Bu yüzden biraz daha zor büyüyü denemeye karar vermişti. Odasındaki kadehi bir hayvana çevirmek istedi. “Vera Vertto!!!” dedi ancak kadeh değişmedi. Tekrar denedi “Vera Vertto” fakat yine olmadı. Bu sefer yüksek sesle ve inanarak “Vera Verto” dedi ve kadeh bir kuşa dönüştü. Bu büyü sonunda Onegmus çok sevinmişti. Son olarak kaldırma büyüsünü kullanmak istedi. Asasını odanın ucunda bulunan çantasına tutarak “Wingardium Leviosa!!!” dedi çantası havaya kalktı fakat kontrolü zordu bu yüzden sağa sola çarpmaya başladı. Hemen büyüyü kesti ve çantası olduğu yere düştü.

Trenin kalkmasına 1:30 saat kalmıştı. Ardından babası “hadi oğlum gidiyoruz”dedi. Onegmus’u bir heyecan sarmıştı. Çantasını alır almaz hemen aşağı indi.Aşağıda onu bir sürpriz bekliyordu. Babası ona okul hediyesi olarak sevimli, beyaz tüylü ve gagası siyah olan bir baykuş almıştı. Onegmus baykuşu görünce çok sevindi ve babasına teşekkür etti.

Tren istasyonun yolu tutulmuştu… Sonunda istasyona geldiklerinde etraf muggle kaynıyordu. Eşyalarını bir arabaya koydu ve onunla beraber ilerledi. Onegmus babasına “baba benim trenim hangisi?” diye sordu, babası gülümseyerek “buradakiler senin trenin değil”dedi. Onegmus şaşırmıştı, çünkü ordakiler onun treni değilse onun treni neredeydi?... Babası elini Onegmus’un omzuna koydu ve “senin trenin işte bu duvarın arkasında” dedi. Onegmus yine şaşırmıştı. Çünkü duvarın arkasında tren yoktu. Fakat daha sonra duvarın içine doğru koşan birini gördü. Babası “hadi sıra sende arkandan annenle ben geleceğim” dedi. Onegmus koşarak duvarın içine yaklaştı ve duvardan geçti. Arkasından anne ve babası da gelmişti. Onegmus Hogwarts trenini görünce adeta büyülenmişti. Treni çeken büyükçe,siyah renkli ve önünde Hogwarts ekspresi yazan bir lokomotif vardı. Eşyalarını oradaki görevliye verdi. Her tarafta öğrenci vardı. Artık gitme vakti gelmişti. Annesi ve babasıyla vedalaştı ve trene bindi. Trende boş bir kompartıman buldu ve içeri girdi. Pencereden anne ve babasına el salladı tam o anda bir büyük bir ses yayıldı.Bu ses trenin hareketi için çalınan düdüktü. Tren ağır ağır gitmeye başladı. Onegmus yerine oturdu.

Kompartımandan içeri bir öğrenci girmişti. “buraya oturabilir miyim?” dedi.Onegmus tebessümle “tabi oturabilirsin” dedi. İçeri gelen öğrenci “Merhaba… Ben Peter” “Merhaba ben de Onegmus tanıştığımıza memnun oldum” Daha sonra trenin sesini dinlemeye başladı.

Onegmus uyuya kalmıştı. Arkadaşı “hadi Onegmus kalk Hogwarts’a yaklşatık” dedi. Onemgus hemen kalktı. Trenden inince önünde sanki dev gibi birini gördü. Ona dikkatlice baktı. Daha sonra oradaki faytonlara bindi. Hogwarts’a yaklaşıyorlardı.

“İşte Hogwarts!!!” diye bir ses yükseldi arkadan. Hogwarts devasa bir yükseklikteydi. Sanki bir şatoydu… İçeri girdiklerinde bir profesör onları karşılamıştı. Herkesin isimlerini okuyarak kafasına eski mi eski bir şapka koydu. O anda şapka konuşmaya başladı. İlk giden öğrenci Hufflepuf’a seçilmişti. Daha sonra bir başka öğrenci de Gryffindor’a seçildi. Üçüncü olarak benim ismim okundu. Başıma konulan şapka beni.... Revanclaw'a seçmişti. Onegmus buna çok sevinmişti. Çünkü Revanclaw'ı istemişti.

Büyük salonda harika bir yemek yedikten sonra Onegmus’un uykusu gelemeye başlamıştı. Bugün çok güzel şeyler yaşamıştı. Bölüm başkanı önderliğinde Revanclaw salonu gidildi. Onegmus’un uykusu olduğundan yatakhaneye gitti. Orda üstünü değiştirdi ve yatağa yattı. Yatar yatmaz hemen uyumuştu.

HOGWARTS'I KEŞİF

Sabah erken saatte uyanmıştı. Harika bir uyku çekmişti. Daha sonra etrafını süzmeye başladı. Akşam fark etmediği şeyleri görüyordu. Yatağının başında mavi-beyaz renkli atkı duruyordu. Onun altında ise bir cüppe vardı. Sanırım bu Ravenclaw’un renkleriydi. Daha sonra arkadaşları kalkmaya başladı. Herkes kalktıktan sonra onlarla tanıştı.Herkesle tanıştıktan sonra okulu gezmeye karar veren Onegmus ilk olarak dışarıdan başlamaya karar vermişti.

5. kattan inerken merdivenler hep yer değiştiriyordu. 3. kata geldiğinde merdiven yeniden değişti. 3. katta koridorun sonunda kapı vardı. ”acaba burası nereye açılıyor” dedi içinden. Onegmus merak duygusuyla savaş içine girdi. “acaba girsem mi girmesem mi?”… En sonunda merakına yenik düştü ve kapıdan içeri girdi.. İçersi karanlıktı. “heyy” diye bağırmıştı ve tekrardan “heyy,heyy” diye ses geri gelerek, ses yankı yapmıştı. Demek ki içersi boştu. Karanlık yerde ışık yaratmak için babasından öğrendiği ::Lumos:: büyüsünü yaptı. İçeri baktığında düşündüğü gibi etraf boştu. Fakat biraz ilerlediğinde önüne bir kapı daha çıktı. buradan içeri girmek için yavaşça ilerledi. İçeri girdiğinde etrafta raflar vardı. “acaba o raflarda ne var” diye düşündü. Raflara baktığında yazıları okuyamıyordu. Çünkü çok tozluydu. Kitaplardan birini almaya çalıştı fakat alamıyordu. Arkadan bir ses yükseldi. Ama sesi anlayamadı. İçine bir ürperti düştü. Hemen asasındaki ışığı kapatmak için ::Nox:: büyüsünü kullandı ve asasındaki ışık söndü. Arkasını döndüğünde kapını arkasında bir ışık fark etti. Hemen bir yere saklanma hissine kapıldı. Sanırım buraya gelmemesi gerekiyordu. Biraz düşündüğünde ilk gün bir duyuru yapılmıştı. “3. kattaki koridorun sonundaki kapıya girilmeyecek” bunu hatırlayan Onegmus oradan hemen çıkması gerektiğini düşündü. Ama çıkamazdı. Çünkü kapını arkasında biri vardı. Bu yüzden beklemesi gerekiyordu. “umarım buraya kimse gelmez!” sözünü geçirdi içinden. Eğer yakalanırsa daha okulun ilk haftasından okuldan atılacağını düşündü. Işık, kapının oraya geldikçe güçleniyordu. Sanırım Onegmus’un korktuğu başına gelecekti. İçeri biri girecekti. Tam kapıyı açacakken bir ses geldi. Sesin sadece sonunu anlayabilmişti. “….. buraya gel!”, “peki efendim” dedi ve geri döndü. Onegmus kıl payı kurtulmuştu. Işık gittikçe azalıyordu. En sonunda oradan çıkmaya karar verdi. Tekrardan ::Lumos:: büyüsünü kullandı. Kapıdan hızlı adımlarla çıktı. İkinci kapıdan dikkatli çıkmalıydı; çünkü onu kimse görmemeliydi. İlk olarak ::Nox:: diyerek asasındaki ışığı kapattı. Kapıyı biraz aralayarak dışarı baktı. Kimse yoktu. Hemen oradan çıktı ve merdivenlere doğru koşmaya başladı. Merdivenlerden aşağı inmeye başladı. En son kata geldi. Dışarı çıkmak için kapıya yöneldi. Kapı, büyük, üstünde değişik simgeler vardı. Kapıyı iterek dışarı çıktı.

Bahçeye geldiğinde bir “ohh!” çekti. Yakalanmadan dışarıya çıkabilmişti. Oradaki banklardan birine oturdu ve kuşların sesini dinlemeye başladı. Sesler Onegmus’un rahatlamasını sağlıyordu. Bahçe ortasında bir havuz, kenarların banklar vardı. Bahçe dört bir yanında yollar vardı. Dördü de ayrı bir yerlere gidiyordu. Onegmus ilk olarak sağ taraftan gitmeye karar verdi. Yoldan ilerledikçe taştan yapılmış bir köprüye geldi. Orada biraz bekledi ve aşağıya baktı. Bulunduğu yer çok yüksekti. Fakat etraf çok güzel görünüyordu. Sanki Hogwarts ayaklarının altında gibiydi. Biraz daha ilerledi önünde kuleye benzeyen bir yapıt vardı. Etrafında baykuşlar uçuyordu. “Sanırım burası posta kulesi” dedi içinden. Onegmus’un aklına babasının hediye ettiği baykuş geldi. Baykuş’a bir ad bile vermemişti. Hemen bir isim düşündü. “acaba ne olabilir?” ilk aklına gelen Cedric oldu “yok başka bişi olsun” dedi içinden. “hımmm?” “buldum” dedi. “Hadrig olsun” dedi. Bu ismi sevmişti. Artık baykuşunun adı Hadrig idi. Ailesine mektup yollamak istedi ancak bunu sonra yapmalıydı;çünkü elinde ne kağıt vardı ne de kalemi…Oradan gitmeye karar verdi.
Onegmus’un karnı guruldamaya başladı. “Sanırım karnım acıktı!” hemen saatine baktı ve saat 09:30’du. 10:00 kahvaltı saatiydi. Bu yüzden hemen büyük salona doğru yürümeye başladı…

Büyük salona geldiğinde etrafta öğrenciler vardı. Hemen Gryffinndor masasına ilerledi. Arkadaşları oradaydı. Herkese selam vererek oturdu. Kahvaltısını yapmaya başladı.

Kahvaltısını bitiren Onegmus herkese “afiyet olsun” diyerek oradan ayrıldı. Eşyalarını dolabına koymak için yatakhaneye doğru yol aldı…

NOT:Bunlar benim başka siteden rplerim ikiside bana aittir!!

» ..::Onegmus O. Bloom::..
» ..:: Onegmus O. Bloom::..
» ..::Onegmus O. Simpson::..
» Onegmus Lores Riddle
» Onegmus Lores Riddle