Perdesinin kenarından yüzüne gelen ışıkla uyanmıştı. Gözleri ışığın parlaklığıyla kamaşmıştı. Bugün okulda ilk dersini verecekti. Yatağından gerinerek kalktı. Hogwarts ‘taki yatağına daha alışamamıştı. Sabahlığını giyip, etrafta asasını aramaya başladı. Çünkü odası darmadumandı. Dersi öğleden sonraydı ama kahvaltıda gözükmek zorundaydı. Üzerine mor bir gömlek ve kısa siyah bir etek giymiş, üstüne de en sevdiği siyah cüppesini giymişti. Hiç heyecanlanacağını düşünmemişti.
Kahvaltı da tüm öğrenciler toplanmıştı. Dersler başlamasına yarım saat vardı. Eileen iştahının yerinde olmasına şaşırdı. Kahvaltısı bitirip dersine kadar kütüphanede kalmaya karar vermişti. Kütüphanede tek tük öğrenci vardı. Çoğu kişinin dersi sabahtandı. Kütüphanede ders saatine kadar eğlenmişti. Kara büyülere olan ilgisi bu kütüphanede daha da gelişmişti ve yine buradaydı işte.
Sınıfa geldiğinde seslerin yükseldiğini duydu. Anlaşılan tüm öğrenciler ondan önce gelmişti. Eileen yavaşça kapıyı aralayıp içeriye baktı ve öğrencilerin ona doğru döndüğünü gördü.
“ Sihirli Günler”
Aynı yavaşlıkla kapıyı örttü. Masasına doğru ilerlerken tüm gözlerin onun üzerinde gezdiğini biliyordu. Biri mavi diğeri yeşil olan gözleri herkesin dikkatini çekerdi. Masaya vardığına onlara doğru hızlı hareketle döndü ve asayı masaya bıraktı.
“ Öğlenden sonra ilk derse ve Tılsım dersinin de ilkine hoş geldiniz”
Çocuklar çok hevesli görünüyordu. Öğretmenliğin bu kadar haz verici olacağını hiç tahmin etmezdi. Gözleri ile tüm öğrenciyi taradı ve hepsinin görünüşünü hafızasında yer ayırmaya çalıştı. Eileen isimleri unutsa da gördüğü bir yüzü bir daha unutmayan biriydi. Sağ tarındaki saçlarını kulağının arkasına götürdü ve onların duyacağı yükseklikle ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.
“ Ben Eileen Garcia sizlerle tanıştığıma memnun olacağım.”
Masasından ayrılarak sınıfta dolaşmaya başladı. Topuklu ayakkabısından sesler sınıfın sessizliğini bozuyor ve yavaş adım atsa da cüppesi havalanıyordu. Eileen dersi nasıl işleyeceğinden bahsederek devam etti.
“ Dersi uygulamalı olarak işlemeyi düşünüyorum. Bir derste bir veya birden fazla büyü öğreneceğiz. Bu ders saatimize ve sizin uygulamadaki performansınıza bağlı.”
Öğrencilerin gözleri uygulama deyince daha fazla açılmıştı. O öğrenciyken de aynı şey olurdu. Her profesör şimdi uygulama yapacağız dediği an herkes dikkat kesilir ve meraklanırlardı. Öğrencilik çağları hiç değişmeyecek olan kurallardan biri gibiydi.
“ Derse başlamadan önce kendinizi tanıtın. Dersi önerdiğimden farklı işlemek ister misin? Onu da bana söyleyin. Beğenirsem isteğiniz gibi de işleyebilir ”
Ön sırda oturan birine başını sallayarak izin verdi ve masasına oturdu. Tüm öğrenciler teker teker kendilerini yanıttı ve bazıları önerilerini sundular. Herkes bitince masasından kalkıp sakin bir tavırla tekrar konuşmaya başladı.
“ İlk dersimiz de benim için günlük hayatımda sık kullandığım Lumos ve Nox büyüsünü öğreneceğiz. Sanırım sizin için de bu geçerli olabilir. Bu büyüler asamızdan ışık yaratmaya yarar ve diğeri de bunu söndürmek için kullanılır. İlk olarak ben size göstereceğim sonra denemeniz için bırakacağım ve sizlerin yapıp yapamadığınız inceleyeceğim. Bunların daha üst seviyelerini de öğreneceğiz ama sanırım bu tanışma faslı yüzünden bayağı zamanımız gitti.”
Masasından asasını alarak sınıfın onu görebileceği bir yere gelip durdu. Çok uzun ve kalın olmayan asansı yukarı kaldırıp anlatmaya koyulmuştu bile.
“ Yapacağınız büyüyü önce beyninizle istemelisiniz. Sonra dilinizden çıkan sözcükler büyülü sözler olur.”
Telaffuz çok önemli olduğu için sınıfta şimdiye kadar konuştuğundan daha fazla bir ses tonuyla sihirli sözü söyledi.
“ Lumos”
Asasından beyaz bir ışık huzmesi oluştu ve kimi öğrenci gördüğü ışık karşısında gözlerini kırpıştırdı. Eileen aynı şekilde yüksek sesle bu defa karşı büyüyü söyledi.
“ Nox”
Büyü etkisi ile asasının ucundaki yeşil ışık kaybolmuştu. Öğrenciler gözlerini kısmış ona bakıyordu. Mugglelardan olanlar buna pek alışık değilmiş gibi bakıyorlardı.
“ Şimdi sıra sizde bu iki büyü artarda denemenizi istiyorum. Ben dur diyene kadar durmak yok.”
Kürsüye çıkıp herkesi gördüğü bir yerde durdu. Öğrenciler büyüleri denemeye başlamışlardı. Bazı öğrenciler bu konuda çok başarılı ve hırslıydı. Ders saatinin bitmek üzere olduğunu karşı duvardaki büyük saate gözü kaymasaydı fark etmeyecekti. Tüm öğrenciler artık ışık oluşturabiliyor ve söndürebiliyordu. Öğrencilerin duyabilmesi için elini alkışladı ve seslendi.
“ Bugünlük bu kadar yeter. Hepinizi tebrik ediyorum çok iyi iş başardınız. Böyle azimli olursanız kısa zamanda çok büyü öğreneceğiz .”
Öğrencilerin bu söz karşısında yüzleri aydınlanmıştı. Eileen öğrencilerin hiç hoşlanmayacağı kısma gelmişti. Öğrencilik hayatında dersin sonunda verilen ödevlerden nefret ederdi. Şimdi sıra ondaydı. Onlara alaycı gülümseyerek konuştu. Bunu elinde olmadan yapıyordu.
“ Üzgünüm ama ödeviniz bu büyüleri uygulama sınıfında uygulamak. Sık sık kontrole geleceğim. Sizden tek isteğim tüm sınıf aynı anda sınıfa doluşmayın yoksa yanıp sönen ışık gözlerinizi bozacak.”
Sözlerini bittirirken kendini tutamayıp gülmüştü. Sanırım ders boyunca tek gülüş bu olmuştu. Öğrenciler onun ciddi tavırlarına alışmış olacak ki garipsemiş gibi bakmışlardı. Masasına oturarak onlar son kez seslenmişti. Yoksa sınıfta kimse kalkmayacak gibiydi.
“ Çıkabilirsiniz sihirli günler”
Öğrenciler yavaş yavaş toplanıyor ve aralarında sohbet ediyorlardı. Seherbazlar tarafından öldürülen okul arkadaşını özlediğini fark etmişti. Pencereden baktığında havanın çok güzel olduğunu gördü. O an bir an önce odaya gitmek ve tüm perdeleri kapamak geldi içinden ve bu düşünce ile sınıftan ayrıldı.